GÜN



İnce ve uzun direkler,

Ayaklarımın ucunda dikilirler.

Sonra tutarım direklerin çerçevelerini,

Soğuğu üşütür ellerimi.

Önce yavaşça gezdiririm ellerimi,

Acısından sevk almak için.

Sonra çekerim, parmaklarım yanınca soğuktan.

Ardından güneş alçak pencereden  sızar esrarıyla.

Camın korkuluklarının arasından süzülür,

Sıcacık bir sarıyla.

Üşümüş beton zemine düşer güneş,

Biraz dinlenir, gezinir, bekler

Nihayet ısınmaya niyetlenirim.

Titreyen ellerimi, ılımış yere sürerim.

Bedenimi güneşe, zihnimi geçmişe veririm.

Vücudumu ısıtırken güneş, 

Ruhumu tutuşturasın diye seni düşlerim.

Güneş gider ve o gidince film biter.

Düşler, süslü kıyafetlerini soyunur.

Kabuslar siner geceye.

Sevgilim, en güzel zamanını sana ayırıyorum günlerimin.

Nimetinden faydalanıyorum milyar yıllık güneşin.

Şimdi gece karasını sürdü göğe.

Aldığımda bu satırları kaleme,

Gecenin en iyi saatleridir.

En zoru da şafaktır.

Fevkalade soğuk ve yamandır.

Güneşin habercisi, yeni güne selamdır.

Cezasız suç, yolu olmayan varış yoktur.

Her yolun sonu meşakkattir.

Burada güne kavuşmak zor iştir. 








 








0 Yorumlar